DELİLİK VE HUNİ

 DELİLİK VE HUNİ

Nesneler, yan yana getirildiklerinde arka planında yaşanan deneyim ve olaylar zinciri bilinmeden kolay kolay çağrışım yapılamayacak pek çok şeyle ilişkilendirilmiştir. Örneğin genellikle sıvıların aktarımında kullanılan bir nesne olarak huni, delilikle ilişkilendirilmiştir. Delilik olgusu, karikatürlerde, çizgi film ve  tiyatro sahnelerinde huni takan kişilerce betimlenmiştir. O halde, delilik ve huni arasındaki bu bağlantı nasıl oluşmuş ve günümüze kadar nasıl gelebilmiştir gibi soruları irdeleyen ya da bu soruları tesadüfen açığa çıkaran gelişmeler üzerinde düşünmemiz gerekecektir.

O halde, tarih boyunca yapılma amacı farklı biçimlerde yorumlanmış olan dünyanın en eski cerrahi uygulamalarından olan trepanasyona yakından bakmaya çalışalım.

14. yüzyıl ressamı Guido da Vigevano’nun bu eseri trepanasyonu resmediyor.

Trepanasyon kelimesi Yunanca kökenli olmakla birlikte delgi anlamına gelmektedir. Kafatası kubbesinde delik açma işlemi olarak bilinen trepanasyonun, tarih boyunca  dünyanın çeşitli yerlerinde uygulanmış olduğu, arkeolojik kazılarda bulunan kafataslarındaki trepanasyon işleminden kalan izlerin(çoğunlukla oval ya da dikdörtgen biçiminde) tespit edilmesiyle doğrulanmıştır. Ancak trepanasyon, tıbbi yönünün yanında  sosyo-kültürel anlamda yarattığı sebep-sonuç ilişkileri içinde de değerlendirilmeye alınmıştır. Her ne kadar baş ağrılarının da içinde bulunduğu hastalıklar ile akıl hastalıklarının tedavisinde, gerek antik kaynaklar gerekse geleneksel toplumlar üzerinde yürütülen etnografik araştırmalarla bazı bilgiler elde edilmiş olsa da, trepanasyon uygulamasının nedenlerinin iskelet üzerindeki açık kanıtlarının bulunmaması sebebiyle, bu nedene dayalı olduğu varsayılan cerrahi müdahaleler üzerine yapılan yorumlar spekülasyondan öteye gitmemektedir (Erdal, 2008). Böylece, hangi sebeple bu işlem uygulanıyordu ve üzerlerinde bu yöntem uygulanan bireyler bu işlemden nasıl etkileniyordu, gibi sorular etrafında yürütülen araştırmalar ve varsayımları doğrulayabilecek bulgular günümüze kaynaklık etmekle birlikte sonuca ulaşmayı bekleyen varsayımların çoğunlukta olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Peru’daki delik kafatası örnekleri

1860’lı yıllarda, Peru’da yolculuğa çıkan E.G. Squier isimli Amerikalı bir diplomatın yaptığı bir keşif sonrasında delik bir kafatasıyla karşılaşmıştır. 1865 yılında kafatasının  New York Tıp Akademi’si üyelerine sunulmasının ardından yapılan incelemelerde ise hastada bu cerrahi işlem sonrası iyileşmenin görülmüş olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine trepanasyon işleminin ardından hastanın yaklaşık 1-8 hafta kadar daha yaşam sürdürebileceği tahmin edilmiştir. Bununla birlikte Squier, ünlü Fransız cerrah ve antropolog Paul Broca’nın da görüşüne başvurmuştur. Broca, yaptığı incelemeler sonucunda erken yerel toplumların Avrupalıların kıtaya gelmesinden çok önce ileri cerrahi uygulamalar gerçekleştirdiği sonucuna varmıştır. Broca, Squier’in iddialarının bilim insanlarını dikkatini çekmesiyle tüm dünyada Neolitik Çağ’a tarihlenen trepan (delinmiş) kafatasları bulunmaya başlanmıştır. Yapılan bilimsel çalışmalar aracılığıyla Batı Avrupa, Güney ve Kuzey Amerika’da çok sayıda delinmiş kafatası ele geçirilmiştir. Bulguların artmasıyla trepanasyonun geç Paleolitik Çağ’dan başlayarak birçok farklı toplum tarafından uygulanmış olabileceği ortaya koyulmuştur.

kafatasının ve alın kemiği
üzerindeki trepanasyon deliklerinin genel görünümü
18.yüzyılda kullanılmış olduğu bilinen bu Alman kafatası delme aleti geçmişte kullanılan aletlerin biçimi hakkında ipucu veriyor

Trepanasyonun geçmişte ve günümüzde çeşitli kültürlerde çeşitli amaçlarla uygulanması, bu operasyonu tıp dışında arkeoloji ve antropolojinin de ilgi alanı haline getirmiştir (Özbek, 1998). Büyü ve tıbbın geçmişte iç içe gelişme göstermesi, tıbbi uygulamaların başka amaçlarla da yapılmış olabileceğini bu nedenle akla getirmektedir. Gerçekten de bu ilginç cerrahinin temelinde yerine göre büyüsel, ritüel, dinsel ya da tıbbi gerekçeler yatmaktadır. Kötü ruhların bedenden kovulması için kafatasında delik açılmasından, beyni havalandırma yoluyla tedavi etmeye kadar pek çok ihtimal göz önünde tutulmaktadır. Ayrıca, Bergamalı Galen tarafından önemine daha da dikkat çekilen ve Hipokrat tarafından ortaya atılan 4 sıvı teorisinin de yeni tedavi yöntemlerinin oluşmasına neden olduğu bilinmektedir. Örneğin Antik dönemde, kafatasını delip kan ve diğer sıvıları akıtarak insanların tedavi edildiği bir tekniğin kullanıldığı söylenebilecektir. Kültürel dokuya yön veren faaliyetlerden olan ritüeller ve ayinlerde de trepanasyon yapıldığı bilinmekle birlikte amaç tam olarak tespit edilememiştir.  Örneğin, 1997’de Don kıyısındaki Rostov’da bulunan ve milattan önce 5000 ila 3000 yıllarına (Bakır Çağı) ait olduğu sanılan 35 insan iskeletinden aynı mezarda bulunan beşinin kafatasında kazınma izleri taşıyan birkaç santimetrelik delikler görülmüştür. Rus Bilimler Akademisi’nden Maria Mednikova, bu delikleri bir tür “dönüşüm” olarak yorumlamıştır. Yani, sıradan bireylerin sahip olmadığı bazı becerileri edinmek amacıyla bu deliklerin açıldığı ve belki de bazı aktarımların yapıldığını ifade etmektedir.

Trepanasyon, genellikle delilik, cinnet, kötü ruhlardan korunma ve ruhun bedenden dışarı atılması, baş ağrısı, baş dönmesi, çıldırma halleri ve sara (epilepsi) hastalığı ile ilişkilendirildiğinden ve bu hastalıkların geçmiş dönemlerdeki imkan ve bilgi eksiklikleri dolayısıyla  sebebinin tıbbi olarak tam anlamıyla tanımlanamaması da dikkate alınarak deliliğe yorulduğu ifade edilebilecektir. Bunun yanında kafatasındaki dıştan içe doğru olan huni şeklindeki açılma bazı sıvıların beyne aktarıldığı ya da beyinden dışarı aktarıldığını işaret etmektedir. Dolayısıyla bu aktarım işlemi ve bu işlemin uygulandığı birey arasındaki bu ilişki “huni” ile çağrışım kurulmasına yol açmıştır diyebiliriz.

Deliliğin Tedavisi ya da diğer adıyla Taş Ameliyatı adlı tablo

Trepanasyon işlemini resmeden sanatçılardan Hieronymus Bosch  tarafından, 1475 ile 1480 yılları arasında ahşap üzerine yağlı boyayla çizilen tabloda farklı bir yorum ortaya atılmıştır. Bu kez huni trepanasyon işlemini gerçekleştiren kişinin başında görülmektedir. Deliliğin Tedavisi, isimli eserde yer alan semboller yoluyla anlatılmak istenenler Vikipedi adlı kaynağa göre: Hastanın kafasından çıkarılmakta olan çiçek, Hollanda’da deliler için kullanılan “lale kafalı” deyimine gönderme olabilir. Çiçek aynı zamanda, kafasındaki huni biçimli şapkadan da anlaşıldığı üzere, doktorun aslında bir sahtekâr olduğunu ima ediyor da olabilir, şeklinde yorumlanmaktadır.

15.yüzyılda kafasında taş olmak deyiminin deliliği anlatmak için kullanılması gibi-var olduğu düşünülen kafa taşının deliliğe yol açtığı düşünülüyordu- huni ve delilik arasında da, uzun bir yolculuğun ardından ilişki kurulmuştur. Bugün düşündüğümüzde,  bilim insanlarının merakı ve deneyimleri sayesinde oluşan ve günümüzde kullandığımız çağrışımların açığa çıkmasıyla huni ve deliliğin birbiriyle ilişkilendirilebileceği; Peru’da, Rusya’da veya dünyanın herhangi bir yerinde bir kafatası gün yüzüne çıkarılana kadar kimin aklına gelirdi ki!

Kaynakça:

  • Erdal, Y. S. (2008). Perge’den bir trepanasyon: olası nedenleri. na.
  • Özbek, M . (1998). Çayönü’nde kafatası delgi operasyonu . Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt(15), 109-126.sy.
  • https://www.bbc.com/turkce/vert-earth-37286286
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/Delili%C4%9Fin_Tedavisi

Yapılan Yorumlar
Bir Yorum Yapın